23 Mayıs 2014 Cuma

Baştan uyarayım bu bir iç dökme yazısıdır. Kafam o kadar dolu ki iki kelam edersem bir nebze rahatlarım belki. Daldan dala atlıyorum bu aralar bende durum bu idare edin artık.

Soma.. hakkında ne desem az, ciğerimizi dağladı. O eşleri, anneleri, çocukları gördükçe insanlığımdan utanıyorum hala.
Üzüldüm mü hem de çok, günlerdir hala aklımda mı, gülmeyi unuttum desem yeri.
Yapabildiğimiz ne en fazla iki bağış.
İnanır mısınız kimi zaman üzüldüğüme utandım. 301 kişi öldü kolay değil, felaket, cinayet, hiç kimsenin hak etmediği bir ölüm şekli. Ama toplu halde olmasa da yılda yüzlerce insan aynı kaderi yaşıyor. Onların da çocuğu okuyamıyor, karısı iş bulamıyor belki. O insanlardan utandım sanki onların ölüleri daha değersiz gibi maden ocağında 1 kişi ölünce aynı tepkiyi göstermediğim, onların acısını bu kadar paylaşmadığım için.
Her gün masum bir insan ölüyor ve ben buna dur diyemediğimiz için artık kendimi suçlu hissediyorum. Hani derler ya gece kafanı yastığa rahat koyabiliyor musun diye ben koyamıyorum arkadaş.

Ama horul horul uyuyan devlet adamlarına, iş verenlere, sendika başkanlarına selam ederim.

-----------

Malum iş güvenliği uzmanlığı pek popüler, kariyer sitelerinde falan ilanların büyük çoğunluğunu kapsıyor. Ama her zaman demişimdir bu işi Türkiye'de yapmak riskin daniskası, neden mi?

Bir işçinin başına bile bir şey gelse suç size kalacak hem de siz işvereni defalarca uyarsanız, her önlemi almak için kendinizi yırtsanız da. Çünkü cebinden para çıkmasın diye işini iyileştirmek yerine aman denetçiyi iyi ağırlarım deyip günü kurtaran, sistemin açıklarını en iyi şekilde değerlendirmeye çalışan bir işveren mantalitesi var. Ve yapabileceğin bir şey yok. Sen gitsen yerine gelecek adamı da kaale almayacaklar.

Aslında ülke olarak işverenlerin sorunu bu.
Amaç kısabildiğin her yerden kısmak, müşteriden alabileceğim max. ücreti almak. Hal böyle olunca kaliteymiş, güvenlikmiş falan kimsenin şeyinde olmuyor.

Hangimiz yaşamadık senin okuduğun bölümü, çalışmalarını, tecrübelerini hiçe sayıp böyle olsun diye yaptırım uygulayan patrona boyun eğmedik. Ben böyle olaylarla karşılaştığımda yaptığım iş en fazla insanın bilgisayarda 10 dakika fazla zaman geçirmesine neden olur diye teselli ediyorum kendimi .

Ama bazı insanlar var ki onların uyarılarını dikkate almazsan ucunda ölüm var, vahset var, canilik var artık adını sen koy!
Sen mühendisi, mimarını, doktorunu, öğretmenini dinlemez, insan hayatına bu kadar etkisi olan kişilerin beceri ve fikirlerimi görmezden gelirsen bi halt olmaz bizden işte. Madenin de çöker, binan da yıkılır, psikopat bir nesil de yetişir.

İnsanlar böyle ölür bizler ancak üzülürüz. Kodamanların cebi hiç boş kalmaz ama.
Geç de olsa gözümüzü açsa artık bir şeyler. Kapitalist düzen gitsin diyecek kadar hayalperest bir insan değilim ama en azından "insan"ı paranın, gücün önüne koyalım artık.


2 yorum :

  1. Değişir mi bu düzen? Hiç sanmıyorum.
    Biz de bu "Böyle gelmiş böyle gidercilik" oldukça, "Kader ne yapalım, kabulleneceğiz" düşüncesi oldukça, insanlar kendilerini öldüren, bazen yaşarken ölmekten beter eden bu sisteme karşı çıkmadıkça değişmez, hiçbir şey değişmez.

    Çok üzgünüm Ne Giysem çok!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. maalesef ben de değişmeyeceğine inananlardanım ama değişmeyecek diye bir şey yapmazsam daha kötü hissediyorum, umutsuzum gelecek günlerden anlayacağın.

      Sil

Yorumlarınız için teşekkürler :)